80 YAŞ ÜSTÜ HER İKİ KİŞİDEN BİRİNDE ALZHEİMER HASTALIĞI GÖRÜLMEKTE…
Alzheimer Hastalığı
Bunama, zihin işlevlerinde kaybı niteleyen bir kelimedir. Burada, bunama tanımında önemli olan noktalar; zihinsel işlevlerdeki fonksiyon kaybının sonradan gelişmesi ve ilerleyici vasıfta olmasıdır. Alzheimer hastalığı bunama yapan hastalıklar içinde en sık izlenen bozukluktur. Alzheimer hastalığı temelde yaşlı populasyonun bir hastalığıdır ve hastaların sayısı toplumda artan yaş ile birlikte giderek artmaktadır. Günümüzde tüm dünyada (özellikle gelişmiş ülkelerde ve refah toplumlarında) en hızlı artan yaş grubunu 65 yaş ve üstü kişiler oluşturmaktadır. Alzheimer hastalığının görülme sıklığı yaş ile artmaktadır. Bu oran, 65 yaş üstü nüfusta %8 iken, her 5 yılda bir hastalık görülme sıklığı yaklaşık iki kat artmaktadır. Öyleki, 80 yaş üstü her iki kişiden birinde hastalığın görüldüğü bildirilmektedir. Günümüzde Türkiye’de 300 bin civarında Alzheimer hastası olduğu düşünülmektedir. Genç nüfusun giderek yaşlanacağı bir ülke olarak Türkiye’de 30-40 yıl sonra bu hastalığın çok daha ciddi bir sağlık sorunu olacağı muhakkaktır.
Alzheimer, beynin sinir hücreleri dokusunda “beta-amyloid” adındaki anormal protein birikmesine bağlı olarak oluşur ve bu birikim zamanla beyinden atılamaz hale gelir. Dolayısıyla protein birikmesi ve plaklar sebebiyle sinir hücreleri arasında bağlantı kurulamaz ve sinir hücreleri ölür. Bu mekanizmalar sonucunda, beyin hücrelerinin programlanandan daha erken ölmesi ile birlikte beyin hacminde küçülme ve fonksiyonlarında ilerleyici bozulma meydana gelmektedir. Bununla birlikte hastalığın nedenleri net olarak ortaya konulabilmiş de değildir. Diğer yönden hastalığın oluşumunda ilerleyen yaş, geçirilmiş depresyon atakları, kafa travması, düşük eğitim düzeyi ve bazı genetik yatkınlıkların olduğu (APOE4 taşıyıcılığı) bilinmektedir
Farklı bir tanımla, Alzheimer, hastanın duygu, düşünce ve davranışlarında problemlere yol açan bir çeşit unutkanlık tipi olarak tanımlanabilir. Genellikle 60 yaş ve üzeri hastalarda ortaya çıkar, belirtilerini yavaş yavaş hissettir, ve hasta gün geçtikçe günlük rutin işlerini dahi yapamayacak hale dönüşür. Hastalığın olmazsa olmaz özelliği unutkanlıktır. Yaşlılıktaki her türlü unutkanlık değerlendirmeyi hak eder. Önemli olan selim (iyi huylu) yaşlılık unutkanlığı ile hastalık belirtisi olan unutkanlıkların birbirinden ayrılmasıdır. Bu ayrım hastanın muayenesi, hasta yakınlarının verdiği bilgi, beyin işlevlerini değerlendiren nöropsikolojik değerlendirme ve gerekirse diğer yardımcı tetkiklerin (beyin görüntülemesi ve kan tetkikleri) bir araya getirilerek yorumlanmasıyla yapılmaktadır.
Başlangıçta, hastalarda hafif bir unutkanlık vardır. Örneğin hasta randevülerini, yemeğin altını kapamayı, bakkaldan alacaklarını.... unutmaya başlamıştır. Eskiden alışveriş listesi yapmayan bir kişi bu durumu bertaraf etmek için liste tutmaya başlayabilir veya çeşitli notlar alamaya başlayabilir. Zamanla unutkanlık giderek artar ve hasta yeni olayları hiç kaydedemeye başlar. Örneğin 5 dakika önce sorduğu soruyu tekrar tekrar sorabilir. Torunlarının isimlerini unutabilir. Koyduğu eşyaların yerini hatırlamaz. Buna karşın hasta geçmişini özellikle de gençliğini ve 30-40 yaş dönemini şaşırtıcı bir ayrıntıyla anlatabilir. İlk ve en önemli olan bulgu yakın döneme ait unutkanlığın ortaya çıkmasıdır. Hastalık, ilk olarak, sinsi bir unutkanlıkla başlayabileceğinden yaşlılıkta izlenen unutkanlık normal olarak görülmemeli, günlük hayatı aksatıyorsa muhakkak bir nöroloji uzmanının görüşü alınmalıdır.
Eğer unutkanlığı olan bir yaşlının iyi bildiği yolları bulamaması, daha önceden dolaştığı yerlere artık gidemiyor olması, evin yolunu bulamayıp kaybolabilmesi ya da benzeri yer ve yön bulma ile ilgili zorluklar yaşaması Alzheimer hastalığından şüphelendirecek ek ip uçları olarak akılda tutulmalıdır.
Hastalar daha önceden olmayan bir şekilde içlerine kapanabilir, isteksiz, şevksiz görülebilirler. Hastalıkta bilişsel fonksiyonlarda bozulmanın yanında, depresyon, agresyon, ilgisizlik, şüphecilik gibi birçok farklı psikiyatrik prezentasyonlarının olacağı da bilinmelidir.
Hastalıkta beyindeki ilerleyici süreçleri durdurmada henüz ispatlanmış ve uygulamaya giren bir tedavi olmamakla beraber; kullanımda olan mevcut tedaviler ile hastaların zihinsel fonksiyonlarında düzelme sağlanabilmekte ve birçok davranışsal semptomlarda da önemli oranda tedavi sağlanabilmektedir. Sonuc olarak, erken tanı ve tedavi ile hastaların ve hasta yakınlarının hayat kaliteleri önemli oranda iyileştirilmektedir. Bu nedenle benzer bulguları olan, özellikle ileri yaş grubunda bireylerin uzman hekime başvurabilmesi, toplum sağlığının iyileştirilmesi ve ideal standartlarının sağlanabilmesi açısından önemlidir.